İşçinin işyerine yapılan nakit ödemeyi alıp kendi kredi kartıyla ödeme yapması, işçilerin borçlarını ödeyebilmek gerekçesiyle veya nakit ihtiyacından dolayı başvurdukları geçici bir çözümdür. Ancak, işçiler tarafından yapılan bu eylem, İş Yasası uyarınca, işverene işçinin iş akdini haklı nedenle derhal sona erdirme hakkı tanımaktadır.

İş Hukukuna getirilen düzenleme ile 01.01.2018 tarihinden itibaren, İş Hukukunda işçi ve işveren arasındaki maaş alacağı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma (fazla mesai) ücreti, hafta tatili ücreti, dini-ulusal bayram ve genel tatil ücreti vb. gibi işçilik alacakları ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı vb. gibi tazminatlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve işe iade davalarında hukuki sorunu gidermek için öncelikle arabulucuya başvurmak zorunludur.  Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat konulu uyuşmazlıklar ile bunlarla ilgili rücu davalarında arabuluculuk koşulu bulunmamaktadır. Zorunlu arabuluculuk, sayılan uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani, böyle bir uyuşmazlık olduğunda arabulucuya gitmeden İş Mahkemesi’nde dava açılması durumunda dava, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilecektir.

Tıbbi girişimin hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi için tedavi amacına yönelik olması yeterli değildir. Bunun yanı sıra hastanın aydınlatılmış rızasının alınması gerekir. Hastanın aydınlatılmış rızasından neyi kastettiğimi kısaca açıklamam gerekirse, hekimin vereceği bilgilerle hastayı, uygulanması düşünülen tedavi yöntemi üzerinde serbestçe karar verebilecek bir duruma getirmesi olarak açıklanabilir. Serbest iradeye dayanan bir rıza tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğu için vazgeçilmez bir koşuldur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ve asıl hedeflenen, hastanın uygulanacak tedavinin olumlu ya da olumsuz yönleri konusunda bilgilendirilmesi ve serbest iradesi ile bir karar vermesidir. Hekim tarafından yapılacak açıklamalar, hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü müdahale, kişinin özgür ve aydınlatılmış rızası (onamı) ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.

İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli nedenle feshe dayanak olabilmesi için, performans ve verim kriterleri objektif ölçütlere bağlı olarak hazırlanmış olmalıdır. Buradaki objektif ölçütten kasıt, o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması şeklinde tanımlanabilir. Performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır. Performans ve verimlilik sonuçlarına dayalı işverence iş akdinin feshi durumunda geçerli bir sebebin varlığından söz edebilmek için, süreklilik gösteren (şartlara göre değişmeyen) düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olmalıdır.

Miras kalan malların paylaşılması konusunda maalesef ki sıklıkla mirasçılar arasında tartışmalar çıkmaktadır ve uzlaşma sağlanamamaktadır. Hal böyle olunca da konunun çözümü için yargı yoluna gidilmektedir.

Kadının eşinden şiddet gördüğü, eşinin kendisini darp ettiği iddiasıyla açtığı boşanma davasında mahkeme, aksi yönde ciddi ve inandırıcı delil bulunmadıkça tanıkların beyanlarına itibar ederek hüküm kurmaktadır. Eşinden şiddet gördüğünü iddia eden kadın, mahkemeye şiddetin belgesi olarak hastaneden alınmış darp raporu sunamasa dahi, şiddet gördüğüne dair görgü ve bilgisi olan tanıklarını mahkemede dinletmesi, şiddeti kanıtlaması için yeterli olacaktır.

Hangi nedenlerle olursa olsun, eşlerin evlilik birliğini sürdüremedikleri ve gerek kendileri gerek, varsa müşterek çocukların boşanma davası sürecinde yıpranmalarını ve özel hayatlarının deşifre olmasını önlemek amacıyla en hızlı şekilde boşanmalarını sağlayan boşanma davası türüdür. Bu dava türünde eşlerin boşanma sebeplerini açıklamaları gerekmemektedir.